Osmanlı döneminde sanat, icra edilmek için özel alanlara ihtiyaç duymuyordu. Bir hattat için en ufak bir k¢ğıt, tahta ve taş parçası bile icra edicinin sanatıyla yüzyıllara seslenmesi için vesile oluyordu. Buna en güzel örneklerden biri cami ve türbelerin sütun kenarlarında bulunan bakır, tunç ya da herhangi bir madenden üretilmiş bileziklere işlenen hat yazıları.
Genellikle cami ve türbelerde bulunan sütunların mermer ile birleştiği noktadaki ve bakır, tunç gibi madenlerden yapılan bileziklere işlenen bilezik yazılarının ilki 1506'ya tekabül ediyor. Sultan II. Bayezid dönemine rast gelen bu ilk yazı, Beyazıt Camii'nde bulunuyor. İlk yazıda dönemin padişahı hakkında bilgi verilirken şu ifadeler geçiyor: "Sahib-i vakf-ı Sultan Bayezid-i Veli. Sene 912.(1506)." Yani yazıda vakıf sahibinin dönemin padişahı olduğu bilgisi veriliyor.
Bilezik yazılarının en çok bulunduğu cami Sultanahmet Camii. Camide 100 adet bilezik yazısı bulunuyor. 24 sütuna hakk edilmiş yazılardan en ilginci ise bir beddua. Cümlede şu ifadeler yer alıyor: "Ah Hüseyin vah Hüseyin dilerim Allah'tan bulasın Hüseyin. Bedesdenli Hünkari." Yine bir başka ilginç yazıda da "Didişince hafıza tarih olur. Sene 1093.(1682)" cümlesiyle bir nasihatte bulunuluyor. En çok yazının bileziklere kazındığı yüzyıl ise 17. yüzyıl. Bazı yazıların üzerinde tarih bulunmadığı için hangi dönemlerde yazıldığı araştırmacılar tarafından tespit edilemese de üzerinde tarih bulunan yazılar sınıflandığında en çok yazının Sultan IV. Murad zamanında yazıldığı görülüyor.
Bilezik yazıları 16. yüzyıl ile 18. yüzyıllar arasında dönemin önemli olaylarının kaydedildiği bir nevi duvar gazetesi işlevi de görmüş ancak 18.yy dan sonra bu yazılara yapılarda rastlanmamıştır.
Görseldeki yazı; (İslambol'da ateş-i vaki Rebiü'l ahirun on birinde oldu. 1022. (1613 yılında çıkan bir yangından bahsediliyor.)
Aykut Hoca 2020-05-21 12:15:05 anında paylaştı.