HAZAR DEVLETİ
Aykut Hoca paylaştı.


Hazar Devleti, Kafkaslarda kurulan, Museviliği benimsemiş tek Türk devleti olma özelliğini taşır. Hazarlar, bugün Rusya ve Avrupa'daki Musevilerin kökenini oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu devlet Türk tarihi açısından dikkatle ele alınması gereken dönemlerden biri olma özelliğini taşır. Zira Gök Tanrı ve İslam inancının dışında bir inanışa sahip az sayıda Türk topluluklarından biridir. Karadeniz'in Kuzeyinden, Avrupa'nın Doğusuna kadar olan Kafkasya bölgesinde hakimiyet kurmuştur.

Hazar ülkesi genelde Hazar deniziyle Karadeniz arasındaki sahayı kaplıyordu. Güneyde Kafkas dağları sınır olmakla beraber Azerbaycan ve İrm®niye sık sık Hazar h¢kimiyetine girmiştir. Bu topraklar kuzeyde İdil (İtil) Bulgar Türkleri'nin ülkesine, Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlara, hatta Kiev'e kadar uzanıyordu. Hazar Devleti, esas ağırlık merkezi önceleri Terek nehri boyunda iken daha sonra İdil, Yayık, Don ve Kuban nehirlerinin havzalarına yayılmış ve önemli ticaret yollarını kontrol altına almıştır.

Devletin temel unsuru Ak Hazar ve Kara Hazar diye iki gruba ayrılan Hazar ahalisiydi. VIII ve IX. yüzyıllarda iyice genişleyen Hazar Hakanlığı'na İdil Bulgarları, Kama ve İdil boylarındaki çeşitli Fin kavimleriyle Burtaslar ve Orta Dinyeper (Özü) yöresindeki Slav kavimleri de itaat ettiler. En geniş zamanında Hazar ülkesinin sınırları Yayık ve Cim nehirlerinden batıda Dinyeper nehrine kadar uzanıyordu...

İsl¢m dünyasında en çok rağbet gören kürkler Hazar ülkesinden geçirilerek Ön Asya'ya ulaştırılırdı. Burtas ülkesinden gelen siyah ve kızıl tilki kürkleri en değerlileriydi ve 100 dinara alıcı buluyordu. Hazarlar, ülkelerinde her milletten tüccarların gelip yerleşmesine ve ticaret yapmasına izin veriyorlardı. Hazar toprakları Batı Avrupa, Yakındoğu ve Uzakdoğu arasındaki transit ticarette çok önemli bir yer işgal ediyordu. Bu ticaretten elde edilen gümrük vergisi Hazar Hakanlığı'nın en önemli geliriydi.

Dolayısıyla tüccarların her türlü güvenliği sağlanıyordu. Merkez İdil'deki tüccar sınıfının en kalabalığını 10.000 kişiyle müslümanlar teşkil etmekteydi. Hazar ülkesinde oturan ve buraya gelip giden müslümanların hukuk® işlerine hakan tarafından tayin edilen "hız" adlı bir memur bakmaktaydı. Ruslar ve diğer Slavlar da önemli bir grup oluşturuyordu. Çeşitli kaynaklara göre, Derbend ile İdil arasında ve buraya sekiz günlük mesafede yer alan Hazar denizinin kıyısındaki Semender şehrinin 40.000 bağı vardı. Cami, kilise ve sinagogların yan yana bulunduğu şehrin evleri ahşaptı

Şehir, Ruslar'ın 968'den sonra bu civara yaptıkları seferler sırasında harap oldu. VIII-X. yüzyıllarda Terek ve İdil nehirleri üzerinde kurulan Hazar şehirleri, özellikle Sarkel Kalesi Orta Asya tipindedir ve burada bulunan eşya tamamen Türk karakteri taşımaktadır. Takılar, seramik ve sil¢hlar ilgi çekicidir. Hazar kılıcı ve Sabar zırhı bu dönem için çok meşhurdu. Hazar Hakanlığı'nda ticaret ve ziraatın önemli yer tutmasına rağmen yine diğer eski Türk devletlerinde olduğu gibi ekonominin temelini hayvancılık teşkil ediyordu.

Başlangıçta göçebe bir kavim olan Hazarlar'da at çok önemli bir yer tutuyordu; yapılan kazılarda çok çeşitli koşum takımları bulunmuştur. Yerleşik hayata geçen Hazarlar'ın, ilk dönemlerinde yapı malzemesi olarak daha çok ahşap ve keçeyi tercih ettikleri, hakanın sarayı dışında hiçbir yerde tuğla kullanmadıkları bilinmektedir. Ancak zamanla kesme taşlarla kale ve asker® garnizonların inşa edildiği, evlerin ve sütunlu büyük binaların yapıldığı görülmektedir. Hazarlar'da el sanatları da gelişmişti. Prenses Çiçek'in çeyiz olarak götürdüğü ev eşyası, elbise, altın ve gümüş kupalar Bizans'ta hayranlık uyandırmıştı.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Aykut Hoca 2020-08-22 21:27:01 anında paylaştı.

Yorumlar İçin Giriş Yap & Üye Ol