ERZURUM'DAKİ SELÇUKLU ŞAHESERİ ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE
Aykut Hoca paylaştı.



Hazırlayan: Osman Kürşat SERTTÜRK

"Tebriz kapısının iç tarafından emsalsiz bir kapı ve iki yüksek minaresi vardır ki, bu minareler Çin kasesi ve Güneş gibi olup ışık vurunca insanın gözü kamaşır, ikinci defa bakmak imkansızdır. ...Cami harap olduğundan, Sultan Dördüncü Murat tamir ettirip içinde balyemez toplar dökmek için bir top imalathanesi yaptırmıştı. Halen bütün aletleri oradadır. Bu cami tamir edilse, yeryüzünde eşi bulunmaz bir eser olur." (Seyahatname, Evliya Çelebi)

1071 yılında Malazgirt Zaferi ile Anadolu'nun kapılarını açan Anadolu Selçukluları, başta başkent Konya olmak üzere Anadolu şehirlerini cami, medrese, türbe, köşk, kervansaray, han, hamam gibi mimari eserlerle süsleyerek Anadolu'yu yeniden imar etmeye başlamışlardır. Çoğu Orta Asya'dan gelen, geniş bir tecrübe ve olgunluğa sahip yetenekli Türk mimarları ve sanatk¢rları, yerli mimar® ve sanattan da yararlanarak Anadolu Selçuklu taş ve çini işçiliğinde çığır açarak şaheserler yaratmışlardır. Bunlardan biri de Erzurum'da bulunan Çifte Minareli Medrese'dir.

Anadolu'daki ilk çifte minareli portale sahip olan Çifte Minareli Medrese, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın kızı olan Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olma ihtimalinden dolayı "Hatuniye Medresesi" olarak da anılır. Medrese, genel olarak 13. yüzyılın sonlarında tarihlendirilir.

Medresenin yapılışına dair hazin bir öykü günümüze kadar gelmiştir: Yapı yükseldikçe çırak, ustasından daha maharetli olduğunu göstermeye başlamıştır. Usta bu durumu ne kadar kıskansa da bir şey diyemiyormuş. Bir gün çalışırlarken, çırak ustasından su ister. Bunu duyan usta "Usta idim oldum seğirt, al destiyi suya seğirt" diyerek kendisini minareden aşağıya atar. Hatasını fark eden çırak çok pişman olsa da artık iş işten geçmiştir ve o da kendini ustasının arkasından minareden aşağıya atar. Çalışan işçiler bu olaya çok üzülmüşler ve işi yarım bırakmışlardır.

Çifte Minareli Medrese, yaklaşık 35 x 46 m boyutlarında olup sütunların çoğu silindirik, dördü sekizgen gövdeye sahiptir. Tuğla minarelerin silindirik gövdeleri dikine yivli olup sırlı tuğlalar tezyini bir şekilde örülmüştür. Medrese içinde yer alan odalar ise beşik tonozlarla örtülüdür. Süsleme motiflerinde ağırlıklı olarak bitkisel ögeler karşımıza çıkar. En çok palmet ve rumi motifleri kullanılırken her ikisinin de birbiri ile uyumu dikkat çekicidir.

Süslemelerin çoğunda sonsuzluk düşüncesi hakim olup desenin başlangıç ve bitişi yoktur. Taç Kapı'nın iki yanında yükselen çok dilimli silindirik minareler sırlı-sırsız tuğla, pabuç kısımları ise mozaik çinilerle süslüdür Cephedeki Taç Kapı'yı kademeli kuşaklar halinde çeviren plastik hacimli bitki süslemeleri ile kalın silmeli panoların içindeki ejder, hayat ağacı ve kartal motifleri Selçuklu sanatındaki derinlik ve estetik anlayışının muhteşem örnekleridir.

Aykut Hoca 2020-09-01 22:08:17 anında paylaştı.

Yorumlar İçin Giriş Yap & Üye Ol