Atatürk'ün, kurduğu Cumhuriyeti koruyacak, bilimsel ve kültürel kazanımları ilerletecek kadrolara en çok ihtiyacı olduğu 1933 lerde, Almanya'da Naziler iktidara geldi.
Naziler, Yahudileri, sosyal demokratları, sosyalistleri, komunistleri ve homoseksüelleri üniversiteden atmaya başladılar .
Birdenbire Almanya'da çok kaliteli bir bilim insanı grubu işsiz kaldı.
Bunun için Prof. Philip Schwartz önderliğinde İsviçre'de bir dernek kuruluyor. İşsiz kalan üniversite hocaları için dünyanın çeşitli yerlerinde iş aramaya başlanıyor.
Ardından Türkiye'nin böyle bir arayış içinde olduğu öğreniliyor.
Atatürk'e müracaat ediyorlar.
Atatürk: "Alanında en iyi olanları istiyorum" diyor.
Prof. Schwartz bir liste ile Atatürk'ün yanına geliyor.
Atatürk'e sunulan listede büyük diş hekimi Alfred Kantorowicz'in üstü çizilmiş görünüyor. Atatürk bunun nedenini soruyor.
Schwartz, "efendim, bu arkadaşımız diş hekimliği alanında, alanının en iyisidir. Ancak ne yazık ki, kendisi bir sosyal demokrat olduğundan, şu anda Lichtenburg Konsantrasyon kampında tutukludur, bunu getiremiyoruz, Reich Hükumeti bize bunu vermez. Bu sebeple, listenin ikinci sırasında olan arkadaşı size öneriyorum" diyor.
Bunun üzerine Atatürk, "Sen onu bana bırak" diyor.
Hemen Almanya'ya bir mektup yazılıyor. Profesör Kantoroıwicz isteniyor.
Ancak bu mektuba Almanya'dan 2 ay cevap gelmiyor.
Prof. Schwartz tekrar Atatürk'e geliyor. "Ekselans, ben zatialinize izah etmiştim. Bu adamı vermezler. İsterseniz ikinci sıradaki arkadaşımızla irtibata geçelim" diyor.
Atatürk "Hayır" diyor ve Dış İşleri bakanı Tevfik Rüştü Aras'ı çağırıyor.
"Hemen Reich Hükumeti'ne bir nota çek" diyor.
"2 ay mektubumuza cevap verilmemesi, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine kasıtlı bir hareket midir? "
Diye sor diyor.
Bu notadan 48 saat sonra, Prof. Kantorowicz serbest bırakılıyor ve İstanbul'a geliyor.
Prof. Kantorowicz, Türkiye'de diş hekimliği kürsüsünü kuruyor. Türkiye'de diş hekimliğinin kurulması, gelişmesi ve bugüne gelmesini sağlayan biliminsanıdır.
O sıralarda İran Şahı'nın çok ciddi diş problemi oluyor. İran' da bu alanda hiç uzman yok. Atatürk'le irtibat kuruyor, Atatürk "Buyurun gelin Ekselans, dünyanın en iyi diş uzmanı benim ülkemde" diyor.
Türkiye'ye geliyor. Dolmabahçe sarayının içinde düzen kurulup tedavi ve protez işleri yapılıyor. Şah, çok memnun olarak ayrılıyor.
Schwartz'ın getirdiği bilim adamları arasında, dalında çığır açmış birçok insan vardır.
Matematikte, Richard von Mises geliyor. Muazzam bir değer.
Felsefe'de Hans Reichenbach, Erns von Aster, Walter Kranz;
Tıp alanında Frank;
Zoolojide Curt Kosswing ;
Botanikte Alfred Heilbronn;
Deneysel Fizikte Kurt Zuber;
Jinekolojide Wilhelm Liepmann. (İstanbul üniversitesinde jinekolojinin kurucusu).
Jeolojide Wilhelm Dalamon - Calvin;
Oriyantalizmde(Doğu Bilimleri) Hellmutt Ritter(Prof. Dr. Fuat Sezgin'i yetiştiren) geliyor.
İstanbul Üniversitesi, en iyi bir Alman üniversitesi haline geliyor.
Bu insanlar daha sonra, Ankara hukuk fakültesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Yüksek Ziraat Enstitüsü'nün çok yararlı işler yapmasında da öncülük ediyorlar.
Yani:
Hiçbir gelişme kendiliğinden olmamış, hiçbir savaş, temennilerle, ricalarla kazanılmamıştır.
Her aşaması, bilimsel düşünüş ile Millet sevgisinin, ufkun ötesini gören ileri görüşlülükle birleşmesinden doğmuştur.
Atatürk' ten sonra, aksi yöndeki yeniden gerilemeye ve sömürgeleşmeye dönüş te, kendiliğinden olmamıştır.
Düşmanların olağanüstü tükenmez hesapları, çabaları ve ülkemdeki işbirlikçi hain yardımcıların uyumlu işbirliğiyle gerçekleşmiştir.
Tercihimizi buna göre yapalım.
Aykut Hoca 2020-05-21 12:08:42 anında paylaştı.