SÜNNET OLMANIN KISA TARİHİ

Eski Toprak 2019-05-16 09:50:53 45 kez görüntülendi.
SÜNNET OLMANIN KISA TARİHİ

SÜNNET OLMANIN KISA TARİHİ

Sünnet iÅŸlemini (İng. circumcision) tarihte ilk uygulayanlar Eski Mısırlılar’dı. Sünnete iliÅŸkin ilk yazılı belge, Ä°Ö 5. yüzyılda Yunan tarihçi Herodotos tarafından kaleme alınmıştır [*Dipnota bakınız]. Yapılan araÅŸtırmalarda Eski Mısır erkek mumyalarının sünnetli oldukları da görülmüÅŸtür. Mısırlılar, Ä°Ö 3000’lerden itibaren 6-12 yaÅŸ arasındaki erkek çocukları sünnet ederler ve o andan itibaren sünnetli organa bir fallus cebi takarlardı. Mısır hiyeroglif yazısında fallus (erkeklik organı), daima sünnetli olarak resmedilmiÅŸtir. Sakkara’da, eski Mısırlı hekim Ankh-ma-Hor’un (6. Hanedan dönemi, Ä°Ö 2345-2195) mezarındaki duvar kabartmasında sünnet sahneleri çizimlerle anlatılır. Bu yaygın ve acı veren gelenek, resmin üzerinde yer alan hiyeroglif Mısır’daki sünnet törenini anlatan bir yazıtta ÅŸu sözlerle yansıtılmaktadır: “Dikkat et, çocuk bayılmasın!”.

Mısır’daki sünnet törenini anlatan baÅŸka bir yazıda, sünnetin hijyen amacıyla yapıldığı belirtiliyordu. Yahudiler, bu âdeti Mısırlılar’dan olduÄŸu gibi almışlar, ancak Ä°Ö 2. yüzyılda Yunan Kralı Antiokhos IV. Epiphanes’in (yön. Ä°Ö 175-163) hükümdarlığı zamanında sünnet yasaklanmış ve yasaÄŸa karşın sünnet olanlar ölümle cezalandırılmıştır. Sünnetin yasaklı olduÄŸu dönemdeki sünnet denetimlerinde Yahudiler, gulfelerine (sünnet derisi) ‘pondus Judaeus‘ (‘Yahudi ağırlığı’) adını verdikleri bir ağırlık asmış, böylece sünnetsiz oldukları izlenimi vermiÅŸ, ölüm cezasından kurtulmuÅŸlardır. Kutsal Kitap‘a göre Hz. İbrahim ile oÄŸlu İsmail, aynı gün sünnet olmuÅŸlardı ve bu sırada Hz. İbrahim 99 yaşındayken, İsmail 13 yaşındaydı. Hz. İsa da Yahudi olarak doÄŸduÄŸundan, o da böyle sünnet edilmiÅŸtir. Anne Hz. Meryem ve üvey baba Hz. Yusuf, doÄŸduktan sekiz gün sonra çocuk İsa’yı sünnet ettirmek için tapınaÄŸa götürmüÅŸlerdir. Bebek İsa’nın sünneti, Hans Sebald Beham (1500-1550), Albrecht Dürer ve Hendrick Goltzius (1558-1617) gibi ünlü gravür sanatçıları tarafından tablolarında da iÅŸlenmiÅŸtir. Ancak Hıristiyanlığı bir sistem haline getiren Aziz Paulus (Pavlus) (Saint Paul) (5-67), Hıristiyanlar’ın sünnet olmaması kuralını getirmiÅŸtir.

Tevrat‘a göre sünnet, Tanrı ile İbrahim Peygamber arasındaki anlaÅŸmanın bir göstergesiydi. Olasılıkla Hz. İbrahim, Mısır’da sünnet olayını saÄŸlıklı bir önlem olarak tanımış ve firavunlar ülkesinden ayrıldıktan sonra kendi ırkına da bu geleneÄŸi sokmuÅŸtur. İslâm’da sünnet iÅŸlemi bir zorunluluk olmayıp, Hz. İbrahim’den (Ä°Ö 1700’ler) kalma yararlı bir gelenek olarak sürdürülmüÅŸtür. Arabistan’da hijyen, temizlik ve güzelleÅŸtirme iÅŸlemi olarak kabul edildiÄŸinden, sünnete "taharet" (temizlik) de denir.

Sıcak çöl iklimlerinde, erkeklerin entari ÅŸeklindeki (iç çamaşırsız) giyimlerinin de etkisiyle, sünnet edilecek deri fazlasının kıvrımları içinde biriken salgı ve epitel artıklarının üzerine ulaÅŸabilecek çok ince kum ve toz zerrecikleri, tahriÅŸ sonucu iltihaplanmalara ve aÄŸrılara yol açmaktaydı. Aynı durum kadınlar için de söz konusu olabilmekteydi. Bu durumlar, üreme yeteneÄŸine engel oluÅŸturucu nitelikteydi. Eski dünya kültürlerinde, üreme yeteneÄŸinin sürekliliÄŸi, dinsel bir yasa olmazdan önce, en yüksek düzeyde "sosyal hijyenik" bir emir niteliÄŸindeydi. Bu nedenle sünnet yoluyla, hastalık beklentisinden kurtulunmuÅŸ ve yeterli temizlik saÄŸlanabilmiÅŸtir.

DİPNOT:
"Öbür insanlardan çok daha ve aşırı derecede dindar olan Mısırlıların adetlerinden birkaçı: İçmek için bronz kupalar kullanırlar ve her gün iyice ovarak yıkarlar ve bunu yalnız ÅŸunlar ya da bunlar deÄŸil, herkes yapar. Giyimleri ketendendir, yeni yıkanmış, temiz giyinirler, bu konuda pek titizdirler. Sünnet olmaları temizliklerindendir, zira temizliÄŸi güzelliÄŸe üstün tutarlar. Rahipler günaşırı yukarıdan aÅŸağı (saç ve kıllarını) kazırlar, böylece din hizmetlerini yerine getirirlerken Üzerlerinde bit, pire gibi kirli ÅŸeylerin bulunmasını önlemiÅŸ olurlar. Gündüzleri iki kez soÄŸuk suyla yıkanırlar, geceleri de iki kez. Anlatılması çok uzun, bitmez tükenmez dinsel törenler yaparlar. [Herodotos – Tarih, Sayfa:136]”

“İnsanlar arasında yalnız Kolkhisliler, Mısırlılar ve Ethiopialılar sünnet olurlar. Filistin'deki Fenikeliler ve Suriyeliler, kendileri söylerler ki, bu adeti Mısırlılardan almışlardır. Thermodon ve Parthenios ırmakları kıyılarında yaÅŸayan Suriyeliler ve komÅŸuları Makronlar da bunu Kolkhislilerden öÄŸrendiklerini söylerler. Sünnet yapan halklar yalnız bunlardır ve anlaşıldığına göre Mısırlılar gibi yapmaktadırlar. Bu adeti kim kimden aldı, Mısırlılar mı Ethiopialılardan, yoksa bunlar mı onlardan? Bunu bilemem; zira belli bir ÅŸey ki, bunlarda bu adet çok eskidir. Ama Mısırlılarla ticaret yapan halklar bunu Mısır'dan öÄŸrenmiÅŸlerdir. Bu konuda ayrıca bir kanıt vereceÄŸim: Yunanistan'la iliÅŸki kuran Fenikeliler, artık Mısırlılar gibi, yeni doÄŸan çocukların üreme organlarını sünnet ettirmeyi artık bırakmışlardır. [Herodotos – Tarih, Sayfa:164]”

KİTAP:
Prof. Dr. Zeki Tez - Tıbbın Gizemli Tarihi; Sayfa:268-271
[Özettir]

 

 

makale/sunnet-olmanin-kisa-tarihi.html






Yorum Yaz

BEĞENİLENLER