Malazgirt Meydan Muharebesi ile Başkumandan Meydan Muharabesi arasında birçok benzerlikler vardır: Bunlardan bazılarını sıralıyorum:
1. Alp Arslan'ın ve Mustafa Kemal'in yaptıkları her iki meydan muharebesi de birer savunma savaşıdır. Bizans ordusu da, Yunan ordusu da hücum halindedir.
2. Her iki meydan muharebesini sevk ve idare eden Başkumandanlar, savaşı mutlaka kazanacaklarından emindiler: Her ikisi de sonsuz azim ve irade sahibidirler. Özellikle, Alp Arslan düşman ordusunun sayı üstünlüğünü tel¢fi etmek için, sahip olduğu azim ve iradeyi kumandası altındaki Türk ordusuna da aşılamak için birçok tedbirler aldı. Bu arada, ordusunun savaş azmini arttırmak için, onu coşturan bir nutuk söyledi: "Burada Sultan yoktur; ben de sizlerden biriyim" dedi. Orduyu coşturdu.
Buna benzer jestleri Mustafa Kemal de yaptı: "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, ileri" emrini verdi.
Mustafa Kemal nihai zaferden son derece emindi. Başkumandanlık süresinin ikinci defa uzatılması münasebetiyle Millet Meclisi'nde verdiği nutukta O, "Mutlu sonuca emniyetle ulaşacağımıza şüphe yoktur" demişti.13 Yine O, üzerine aldığı kutsal görevin dünya çapındaki önemini aynı Meclis'te çok veciz şekilde şöyle belirtiyordu: "Efendiler, cihan imtihan meydanıdır. Türk milleti, bunca asırlardan sonra, yine bir imtihan, hem bu defa en çetin bir imtihan karşısında bulunduruluyordu."
3. Her iki meydan muharabesinin yapılış tarzı da birbirine benzemektedir: Alp Arslan Malazgirt Meydan Muharebesi'nde yukarıda söz konusu ettiğimiz Oğuz Savaş Sistemi'ni uygulamıştır: Savaşa, atlı birliklerle düşmanı dalgalar halinde ok yağmuruna tutmakla başlamıştır. Orduların S¢s¢n® Savaş Sistemi'ne göre düzenleyen Bizans İmparatoru, Romanos Diogenes, aynı düzene göre savaşacak Türk ordularını bulmak amacıyla ilerlerken, zaten ok yağmuru ile yıpratılmış olan ordularının kuşatılmış olduğunu gördü. Mustafa Kemal de, Batı-Doğu yönünde cereyan eden savaşın Kuzey-Güney yönüne dönmesi üzerine, şu meşhur taktiği il¢n etmiştir: "Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz."15 Bizi burada birinci cümle ilgilendirmektedir. Görülüyor ki, Mareşal Gazi Mustafa Kemal'in bu ifadesi, Alp Arslan'ın Malazgirt Meydan Muharebesi'nde uyguladığı Oğuz Savaş Sistemi'nin zamanımıza uygun bir şeklinden ibarettir.
4. Gördüğümüz gibi, Alp Arslan'ın sevk ve idare ettiği Malazgirt Meydan Muharebesi'nde ok büyük rol oynamıştır. Gazi Mustafa Kemal'in Başkumandan Meydan Muharebesi'nde de onun modern torunu olan top da aynı rolü oynamıştır. Tahkim edilmiş düşman mevzilerini keşif top ateşine tutan Türk güçleri bu mevzileri iki gün içinde yıkmışlardır.
5. Meydan Muharebesi'nin bundan sonraki devamı sırasında, Alp Arslan'ın atlı kıtaları ne rol oynamışlarsa, Başkumandan Meydan Muharabesi'nde de Başkumandan Mustafa Kemal'in atlı tümenleri aynı kesin rolü oynamışlardır. Atlı tümenler, hem kaçan düşmanı takipte, hem de bozguna uğratılan düşman güçlerinin kuşatılıp, imha edilmesinde büyük rol oynamışlardır.
6. Görülüyor ki, her iki meydan muharebesi, kuşatma ile kesin sonuç alınması bakımından da birbirine tamamıyla benzemektedir. Zaten, Mustafa Kemal'in taarruz pl¢nının esasını, imha meydana muharebesi teşkil ediyordu.
7. Her iki meydan muharebesi de birer imha muharebesidir. Bu iki muharebe bu bakımdan da birbirinin aynıdır.
8. Her iki meydan muharebesinde de savaşı sevk ve idare eden düşman Orduları başkumandanları Türkler tarafından esir edilmişlerdir.
Malazgirt Zaferi neticesinde Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, Türk hükümdarı Alp Arslan'ın eline esir düşmüştür. Başkumandan Meydan Muharebesi zaferle neticelenince Yunan Orduları Başkumandanı General Trikopis, Türk Orduları Başkumandanı Gazi Mustafa Kemal'in eline esir düşmüştür.
Yapılan meydan muharebeleri gibi, Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, bir Türk hükümdarı eline esir düşen ilk Hıristiyan hükümdarıdır. Buna karşılık, Yunan Orduları Başkumandanı bir Türk Başkumandanı'nın eline esir düşen son Hıristiyan Başkumandanıdır.
9. Asıl dikkat edilecek nokta, Alp Arslan'ında, Gazi Mustafa Kemal'in de esir düşmüş düşman başkumandanlarına karşı davranışlarındaki benzerliktir. Bu davranışın orijinal bir tarafı yoktur. Alp Arslan da, Mustafa Kemal de, Türk'ün tarih boyunca düşmanına bile iyi muamele etme geleneğini uygulamışlardır; şu halde normal bir davranıştır. Bu iki muzaffer başkumandandan, ellerine esir düşmüş bu düşman başkumandanlarına karşı bu Türk geleneğine aykırı düşecek bir davranışta bulunsalardı, o zaman garip karşılanırdı.
Yeri gelmişken, Alp Arslan ile esir Bizans İmparatoru arasında geçen şu çok dikkate değer konuşmayı-okuyanların Türklükleri ile bir defa daha iftihar etmeleri için-nakledelim:
Alp Arslan: "Zaferi Sen kazansaydm, bana ne yapardın?"
Romanos Diogenes: "Sen böyle benim veya adamlarımın lûtfuna terkedilmiş olsaydın, ya başını kesmelerini, yahut bir darağacına asmalarını emrederdim".
Alp Arslan (Kendi kendine): "Ah, vallahi, doğru söyledi. Bundan başka türlü konuşsaydı, yalan söylemiş olurdu. Bu adam, akıllı, mert bir adamdır. (Bu sebeple), öldürülmesi caiz değildir." (Sonra yüksek sesle), "Sana ne yapacağımı sanıyorsun?"
Romanos Diogenes: "Üç şık vardır: Birincisi beni öldürtürsün. İkincisi, üzerine yürümekten söz ettiğim ülkelerinde beni teşhir edersin, Üçüncü şıkka gelince, yapmayacağın için söylenmesinde bir fayda yoktur."
Alp Arslan: "Bu nedir?"
Romanos Diogenes: "Affedilmem, (sunacağım) paraları kabul etmen, (aramızda) dostluk kurulması, beni dost edinmen,’¦ Rûm'da bir "N¢ib" (vekil)in olarak memleketime iade etmen. Zira, beni öldürürsen, sana bir faydası olmaz; (benim yerime) başka birisini tahta geçirirler.
Alp Arslan: "Hakkında aftan başka bir şey düşünmedim."
Sultan Alp Arslan'la Bizans İmparatoru Romanos Diogenes arasında geçen konuşmayı işimize yaradığı yere kadar aynen naklettik.18 Bu konuşma ayrıca yorumu ve değerlendirmeyi gerektirmeyecek kadar açıktır.
Mustafa Kemal de, Başkumandan Meydan Muharebesi'nde esir düşen Yunan Orduları Başkumandanı Triko pis'e karşı, Alp Aslan'ın esir Bizans İmparatoru Romans Diogenes'e karşı davrandığı gibi davranmıştır.
Başkumandan Meydan Muharebesi ile ilgili olarak, k¢ğıt üzerine dökülecek daha bir çok fikir ve görüşler bulunabilir. Konu belki de ilk defa mukayese (konparatif) metoduyla işlendiği için birçok eksik noktaların bulunacağı şüphesizdir. Okuyucularımızın eksik ve yanlışlarımızı hoş karşılayacaklarını umarız.
Prof. Dr. Mehmet Altay KÖYMEN
Kerem Hoca 2021-08-29 19:46:43 anında paylaştı.