Çin’in İstanbul Başkonsolosu’nun Açıklamalarına Reddiye
Çin’in vatanımız Doğu Türkistan’da işlemekte olduğu insanlık suçlarının dünya kamuoyu nezdinde gizlenmesi mümkün olmayan bir gerçeğe döndüğü günümüzde Çin’in İstanbul Başkonsolosu’nun, işlenen cinayetleri gerçeği çarpıtarak savunması ve güzel göstermesi bir aymazlık örneğidir, güneşi balçıkla sıvamaktır, insanlığın aklıyla alay etmektir.
İşgalci Çin rejiminin Doğu Türkistan’da sayıları 5 milyonu bulan Müslüman Türk halkını ceza kamplarına ve hapishanelere alarak akıl almaz işkence, beyin yıkama, zorunlu asimilasyon ve katliama tabi tutması en hafif tabirle insanlık suçudur. Çin rejiminin bu eylemleri Doğu Türkistan halkını topyekûn yok etmek veyahut mankurtlaştırarak Han Çinlisine dönüştürmek için uyguladığı sistematik emperyalist siyasetinin bir parçasıdır.
Uluslararası insan hakları örgütleri tarafından hazırlanan raporlarda geçen iki yıl içinde binlerce caminin yıkıldığı, yakın zamanda 800 yıllık tarihe sahip Keriye Heytgah Camii’nin yıkıldığı, Hoten şehrindeki Nurluk Cami ve Beytullah Camii’nin yıkıldığı ispat edilmiştir. Buna rağmen Başkonsolos’un, camilerin yeniden inşa edilmesi için yıkıldığını söylemesi gerçeği çarpıtmaktır; yalancılıktır.
Başkonsolos’un iddia ettiği gibi milyonlarca insanı toplama kamplarına kapatmanın amacı;
1. Eğer Çince ve yasa öğretmek ise, neden Çince’yi anadili gibi bilen yüzlerce aydın, akademisyen, üniversite rektörü ve öğretmen tutuklanmıştır?
2. Eğer meslek öğretmek ise, neden üniversite profesörleri, doktorlar, mühendisler, iş insanları ve meslek sahipleri tutuklanmıştır?
3. Eğer aşırılıktan arındırmak ise, neden dinini hiç bilmeyen, hayatı boyunca Çin Komünist Partisi’ne üye olmuş ve hizmet etmiş insanlar tutuklanmıştır? Bir toplumda milyonlarca insan aşırılık yanlısı olabilir mi?
Bu insanların Çince ve meslek öğrenmeye ve sözde aşırılıktan arınmaya ihtiyacı yoktur. İşlenmekte olan insanlık suçu Birleşmiş Milletler’in soykırım tanımına uyan açık bir soykırımdır. Ceza kampları ve hapishanelere kapatılan milyonlarca insanın suçu sadece Türk olmak, Müslüman olmak, Kur’an öğrenmek, namaz kılmak, camiye gitmek, içki içmemek, domuz eti yememektir. Çin rejimi Müslümanlığı açıkça “zihinsel hastalık” ilan etmiş ve bu hastalığa yakalananları hastaneye yatırarak tedavi edeceğini söylemiştir. İşgalci Çin bilmelidir ki İslamiyet’in kaynağı Kur’an’dır ve hadislerdir; Çin Komünist Partisi değildir.
Doğu Türkistan Âlimler Birliği Çin’in İstanbul Başkonsolosu’nun açıklamalarını şiddetle reddetmekte ve kınamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni Başkonsolos’un hakikati çarpıtarak yaptığı açıklamalarına tepki göstermeye ve Doğu Türkistan’a gözlem heyeti göndererek gerçekleri birinci elden dünya kamuoyuna duyurmaya çağırmaktadır. Aynı anda dünya kamuoyu, Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer örgütleri Çin rejiminin yapmakta olduğu soykırımı durdurmak için harekete geçmeye davet etmektedir.
Doğu Türkistan Ulemaları Derneği
Doğu Türk 2019-05-21 15:24:55 anında paylaştı.