Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin nüfusu 13 milyon.

11 milyon insan köylerde yaşıyor. 40bin köy var, 37bininde okul yok, postane yok dükkan yok....
30bin köyde, yani her 4 köyün 3'ünde cami yok....

Traktör sayısı 0. Biçer döver sayısı 0, ayçiçeği üretimi yok, şeker üretimi yok, ekmeklik un yok.
Bütün memlekette sadece 5000 hektar alan sulanıyor....

5000 köyde sığır vebası var. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyor...

1 milyon kişi frengi, 2 milyon kişi sıtma, 3 milyon kişi trahomlu. Verem, tifo, tifüs salgını var. Bitle başa çıkılamıyor,
13 milyon nüfus 6 milyon hasta....

Bebek ölüm oranı yüzde 40.
Anne ölüm oranı yüzde 18.
Her doğum yapan 5 anneden biri, her doğan 3 bebekten biri ölüyor.
Ortama ömür 40. 41. yaşını görene maşallah deniliyor....

Memlekette sadece 337 doktor var, sadece 60 eczacı var 8'i türk.
Hemşire sayısı sadece 4.
Diş hekimi sayısı 0.
40bin köy var ebe sayısı sadece 136.

Yanmış bina sayısı 115 bin.
Hasarlı bina sayısı 12 bin.
Komple kül edilmiş bina sayısı binin üstünde.

Ülkeyi yeniden inşaa etmek gerekiyor kiremit bile yok....

Limanlar madenler yabancıya ait.
Demiryollarının 1 metresi bile bizim değil.
Toplam sermayenin sadece yüzde 15'i türk...

Osmanlı’dan kala kala 4 fabrika kalmış. 
(Hereke İpek, Feshane Yün, Bakırköy Bez, Beykoz Deri)
Sanayi denilen işletmelerin yüzde 96'sında motor yok....

10 kişiden fazla işçi çalıştıran 280 işyeri var, bunların da 250’si yabancıya ait...

Kişi başı milli gelir 45 dolar
Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’da var.
4 mevsim kullanabilen karayolu yok
Sadece 4 ilde özel otomobil var.
Bunun yanında zaten dökülüyoruz. Mübadele ile 400bin insan geliyor.
Gelen her iki çocuktan biri, yollarda at arabalarında hayatını kaybediyor. 
Mübadele ile gelip mağarada kalanlar var...

Kadın insan değil Cumhuriyetten önce...

-Eşit eğitim hakkı yok,
-Meslek edinme hakkı yok,
-Boşanma hakkı yok,
-Velayet hakkı yok,
-Seçme hakkı yok,
-Seçilme hakkı yok,
-Gebeliği önleme hakkı yok,
-Doğum izni yok,
-Kızlık soyadını kullanma hakkı yok,
-Kadın, kendisine miras kalan mallar üzerinde tasarruf hakkı yok...

Memlekette spor yok, resim yok, sanat yok, heykel yok, olmadığı gibi sanat ve arkeolojik eserler yurt dışına kaçırılmış....

Kimi alaturka saat kullanıyor, güneşin battığı anı saat 12 olarak kabul ediyor.
Kimisi zevalli saati kullanıyor. Güneşin en tepede olduğu anı 12 olarak kabul ediyor.
Kimisi güneş batarken gurubi saati esas alıyor.
Kimisi güneşin tamamen batarken ezani saati esas alıyor....

Saat kaç diyorsun, bilen yok.!

Kimisi hicri takvim, kimisi rumi takvim kullanıyor.
Kimisi şubatı, kimisi aralığına denk geliyor. 
Herkes aynı zaman diliminde, fakat farklı ayları yaşıyor....

Dirhem, okka, çeki var. Arşın, kulaç, fersah var. Ne ağırlığımız dünyaya ayak uyduruyor, ne uzunluğumuz. Cumhuriyetten önce.
Ölçülerimiz bile orta çağdan kalma..

Harf devrimi yapıldı bir gecede cahil kaldık değil mi?..

İbrahim Mütaferrika’dan beri 150 yılda basılan kitap sayısı 417.
Bunların çoğu da gayri müslim matbaasında basılıyor...

Gazete sadece İstanbul ve İzmir’de var.
Erkeklerin sadece yüzde 7’si,
Kadınların sadece 1000/4'ü okuma yazma biliyor...
Okur yazar erkeklerin ezici çoğunluğu, subaylar ve gayrimüslimden oluşuyor.
Okul çağına gelen her 4 çocuğumuzdan 3'ü okula gitmiyor...

Toplam 4894 İlkokul. Sadece 72 Ortaokul, ve 23 Lise var.
Başkent Ankara’da mesela lise sayısı sadece 2.
Türkiyenin bütün liselerinde sadece 230 kayıtlı kız öğrenci var.
Öğretmenlerin 3/1’nin öğretmenlik diploması yok.

Ülkede sadece 1 tane üniversite var. O da darülfünun. Medreseden hallice.
Türkçe öğrenmek yasak. Memleket bilimden çok uzak, din diye hurafe öğretiliyor...

Ve;

Mustafa Kemal Atatürk, kendi el yazısıyla 30 Ekim 1923 sabahı İsmet Paşa’ya mektup yazıyor...

“Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev var.
Özgür bir toplum oluşturmak, çağdaşlaşmak, bu ideali gerçekleştirmek zorundayız. Bu görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.