DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN SIRA DIŞI KUTSAL YAPILARDAN BİRİ: SAGRADA FAMİLİA BAZİLİKASI
Yazan: Osman Kürşat SERTTÜRK
Tam adı Templo Expiatorio de la Sagrada Familia (Kutsal Aile Kefaret Tapınağı) olan katedral, İspanya’nın Barselona şehrinde bulunur ve kısaca "Sagrada Familia"(Kutsal Aile) Bazilikası olarak adlandırılır. Sagrada Familia sadece tasarım ve yaratıcılık manasında değil, aynı zamanda inşaat süreci bakımından da bir mimarlık dersi niteliği taşımaktadır.
Sagrada Familia'nın yapımına ilk olarak Mimar Francisco de Paula del Villar tarafından 1882 yılında Neo-Gotik Stil kullanarak başlanmış ancak vakıf yöneticileriyle yaşanan gerginlik ve anlaşmazlık sonucu Katalanlar’ın dünyaca ünlü Mimarı Antoni Gaudi 1883 yılında projenin devamını üstlenmiştir. Antoni Gaudi' nin hayatını adadığı bu bazilika aynı zamanda onun eserleri arasında en ihtişamlısı olarak kabul edilir; Stüdyosunu bile inşaata taşıyan dahi mimar, vefat ettiği tarihe kadar kendini bu bazilikanın yapımına adamış, hayatının son 14 yılını burada yaşayarak ve çalışarak geçirmiştir. Antoni Gaudí, tüm mimari bilgi ve birikimini karmaşık sembollerin yararlanarak bu kiliseye aktarmak istemiştir. Bu bağlamda Neo-Gotik Stilde başlanan yapının mevcut planlarını bir kenara bırakan Gaudi, yeni, karmaşık ve modernist bir konsept ile "Art-Nouveau" olarak adlandırılan soyut ve ekspresyonist bir stilin en sıradışı örneklerinden birini yaratmayı seçmiştir. Konstrüktif açıdan bakıldığında sıradışı bazilikanın en çok dikkat çeken kısımları şüphesiz dış cephesinde bulunan eşsiz kuleleri ve sarmal merdivenleridir; En yüksek kulesinin 170 metre olması planlanmıştır. Kulelere yukarıdan bakıldığında adeta salyangozu andıran ve sayısı 300'ü geçen taştan yapılmış bu sarmal merdivenlerle ulaşılmaktadır. Devasa bir karınca yuvasını andıran ve şekli kumdan yapılmış kaleleri andıran bazilika, adeta her an eriyecekmiş gibi bir etki yaratmaktadır.
Gaudi, kiliseyi üç farklı cephe olarak tasarlarken dini elementleri doğadan ilham aldığı salyangoz, ağaç ve bitki gibi motiflerle uyum içinde birleştirmeyi başarmıştır. Doğu cephesi Nativity (Doğuş), Batı cephesi Passion (Tutku) ve henüz tamamlanmayan ve tanrıya giden yolu temsil eden Güney cephesi de Glory (İhtişam) adını taşımaktadır.Yapımına başlanan ilk bölüm Nativity cephesi Gaudi’nin hayattayken tamamlayabildiği tek cephe olmuştur ve İsa’nın doğumuna referans veren birçok detayı barındırmaktadır. Passion cephesi, ilk cephedeki dekoratif yoğunluğa karşılık oldukça sade tasarımıyla öne çıkar ve İsa’nın çarmıha gerilişinde çektiği acıya atıfta bulunur. Kasvetli ve soğuk bir izlenim uyandıran bu cephenin figürleri aşırı aykırı bir şekilde köşeli ve ürkütücüdür. En büyük ve etkili cephe olan Glory cephesinde ise İsa’nın kutsallığına ve insanlığın Tanrı’ya yükselişine referans veren öğelere yer verilmiştir. Beş nefli Katedralde Gaudi, yapının ilk mimarı Del Villar’ın haç şeklindeki plan şemasına bağlı kalmıştır; Bu plan şeması zaten Gotik katedrallerin tipik bir özellik olarak Avrupa mimarisinde sıkça karşımıza çıkmaktadır.
Bazilikanın pek çok yerinde çözülmeyi bekleyen gizemler hala bizleri beklemektedir. "Geleceğin mimarları doğayı taklit edecekler.” diyen Gaudi bu sözünü özellikle bu eserde yaşatmaya çalışmıştır. Sagrada Familya bazilikasını farkı kılan özelliklerden biri de, hiçbir duvarın dik, hiçbir kolonun düz olmayışıdır, nereye bakarsanız bakın bir devinim kendini belli eder. Antoni Gaudi sadece ağaçların fizyolojik biçimlerinden değil, farklı doğal biçimlerden de ilham almıştır; Deniz kabuğu biçimindeki merdivenlere yukarıda kısaca değinmiştim ama Gauda bunun da ötesine giderek sınırları zorlamaktadır; Nefleri ayakta tutan kolonları dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde tasarlamış, adeta ormanda dolaşma hissi uyandırmıştır.Gaudi inanılmaz bir şekilde detaylara önem vermiş, yapıyı ince ince, ilmek ilmek işlemiştir. Onun yaptığı, çizdiği her çizginin bir anlamı ve amacı vardır.
Dahi mimar Antoni Gaudi kolonlar ve hiperboloit tonozlar yardımıyla taşıyıcı bir sistem oluşturmuştur, böylece payanda desteğine gerek kalmadan yatay yükler kilisenin içindeki kolonlarla aktarılmıştır.
La Sagrada Familia, hiperboloit, parabol, spiral, konik gibi üç boyutlu, karmaşık formları tercih ederek daha ince ve dahay sağlam bir taşıyıcının oluşturulmasını sağlamıştır. Gaudi’nin ölümü sonrası cephelerin inşasını Josep M. Subirachs üstlense de o da kilisenin tamamlanmasını sağlayamamıştır. Uzun ve sancılı bir çalışmanın sonucu olan Sagrada Familia hala da tamamlanabilmiş değildir.
Yapımı devam eden devasa bazilikanın 10.000 kişi kapasiteli olması ve inşaatının da Gaudi'nin 100. ölüm yıl dönümü olan 2026 bitirilmesi öngörülmektedir. İnşaatının bu kadar uzamasının temel nedenleri arasında Gaudi’nin planlarının karmaşıklığı ve bunların modern teknolojilere adapte etmenin güçlüğü gösterilebilir. Gaudi’yi “Tanrı’nın Mimarı” olarak nitelendirilmesini sağlayan formlar sadece doğada bulunur ve taklit edilememiştir. Kırk yıl boyunca ömrünü bu devasa projeye adayan mimar Gaudi, hayatının yaklaşık 14 senesini şantiyede yaşayarak geçirmiştir. Yarattığı eserlerin sekiz tanesi Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Gaudi, 1926 yılında trajikomik bir şekilde hayata gözlerini yummuştur. Sagrada Familia tamamlandığında Gaudi’nin hayaline ulaşıp ulaşamayacağı bilinmez ama onca soru işaretine rağmen kesin olan bir şey varsa, o da, geçmiş, bugün ve gelecekte Dünya mimarisinin en saygın ve sıradışı dini merkezlerinden birine imza attığıdır.