Muazzez İlmiye Çığ
Kırım göçmenlerden babası Zekeriya İtil, Kırım’dan Amasya Merzifon’a, annesi Hamide ise Kırım’dan Bursa’ya göçer. Bu evlilikten, Bursa’da 1914’te Muazzez İlmiye Çığ dünyaya gelir.
Ailesinin daha sonra yerleştiği İzmir’in, 15 Mayıs 1919 tarihinde işgalinin ardından daha güvenli bir yer olan Çorum’a yerleşirler. İlkokula Çorum’da başlar, daha sonra Bursa’ya taşınırlar. Bursa’da özel bir okul olan Bizim Mektep’te okur, Fransızca ve keman dersleri alır.
“İkinci adım İlmiye’dir, emekli olana dek ben o adı hiç kullanmadım. Babam son zamanlarında özellikle, “Bak kızım bu adı sana, ilim sahibi olasın diye koydum” derdi. Babam öğretmendi, okumaya çok meraklıydı. Çocuk kitaplarını yayınlanır yayınlanmaz alır ve hepimize yüksek sesle okurdu. Beş yaşında okumayı öğrendim.”
“İki erkek kardeşim vardı. Biri (Talat İtil) inşaat mühendisi oldu. Amerika’da yaşadı, hatta Toledo’daki cami ve külliyesinin yapımını üstlenmişti. Diğeri (Turan İtil) doktor oldu, o da Amerika’da yaşadı, psikiyatri alanında çalışmalar yaptı. Unutulan Beyin kitabının yazarıdır. Her ikisi de rahmetli oldu, onları çok özlüyorum. Uzun yaşamanın zorluklarından birisi de sevdiklerinizin ölümlerine tanıklık ediyor olmanız.”
Muazzez İlmiye, 1926’da sınavla Bursa Kız Muallim Mektebi’ne (Bursa Kız Öğretmen Okulu) girer. 1931 yılında mezun olur ve babasının da öğretmenlik yapmakta olduğu Eskişehir’e tayin olur, dört buçuk yıl öğretmenlik yapar. 15 Şubat 1936 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümüne kaydolur. Hititoloji’nin yanında Sümeroloji ve arkeoloji de okur.
Nazi Almanyası’ndan Türkiye’ye iltica etmiş olan ve Ankara Üniversitesi’nde dersler veren Prof. Dr. Hans Gustav Güterbock’tan Hitit Dili ve Kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger’den Sümer ve Akad Dilleri ve Mezopotamya Kültürü derslerini alır. Fakültede dört yılda dört dil öğrenir. 1940 yılında, hiç müze görmeden ve müzecilik okumadan mezun olduğu üniversiteden sonra, İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivi’ne uzman olarak atanır.
Aynı yıl üniversiteden arkadaşı Kemal Çığ ile evlenir. Eşi Kemal Çığ ise Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı’na atanır, daha sonra müdür yardımcısı ve müdür olur. İlk kızları 1940, ikinci kızları da 1947’de dünyaya gelir.
Muazzez İlmiye Çığ, müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılyay ve Dr. František R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış onbinlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırır, 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturur, üç bin tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımlar, dünya bilim insanlarına eşsiz bir kaynak hazırlar.
1957’de Münih’teki Oryantalistler Kongresi’ne katılır. 1960’ta Heidelberg Üniversitesi’nde altı aylık bir çalışma yapar. 1965’te Roma’da sergilenen Hitit sergisini bu şehirden alarak Londra’ya götürür. 1972’te emeklilikten sonra bir süre yurtdışında yaşayan Muazzez İlmiye Çığ, 1988’de Philadelphia’daki Asuroloji Kongresi’ne katılır. Prof. Kramer’in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçe’ye çevirir ve kitap 1990’da Tarih Sümerle Başlar adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanır.
“Eski Sümer hükümdarları, fatih olarak ne kadar büyük başarılar elde etmış olurlarsa olsunlar, acımasız tiranlar ve mutlak monarklar değillerdi. Bütün önemli devlet sorunlarında, özellikle savaş ve barışlarla ilgili durumlarda, halkın önde gelenlerinden oluşturulmuş resmi bir meclise danışırlardı.”
“Sümerli bilgeler insanın başına gelen felaketlerin, kendi günahlarının ve kötülüklerinin bedeli olduğu öğretisine inanırlar ve bunu öğretirlerdi; hiç kimse masum değildi. Adaletsiz ve haksız yere çekilen insan acısı yoktu; suçlu olan her zaman insandı, tanrılar değil. Zor duruma düşüp acı çekenlerin çoğu tanrıların doğruluğuna ve adaletine meydan okumaya yeltenmiş olmalıydı.” (Tarih Sümerle Başlar)
Kitabın çok ilgi görmesi üzerine 1993’te çocuklara yönelik Zaman Tüneliyle Sümerlere Yolculuk da dahil Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan 13 kitap yazar.
Kendisini bir yazar olarak görmeyen Muazzez İlmiye Çığ, Sümeroloji alanındaki uzmanlığıyla İnanna’nın Aşkı: Sümer’de İnanç ve Kutsal Evlenme adlı bir tiyatro oyunu yayımlar. İlk baskısı 1998 tarihini taşıyan bu oyunda Çığ, Sümer tarihinden, özellikle de mitolojisinden yararlanarak yeniden yazma yöntemiyle bir tiyatro oyunu ortaya koyma yoluna gider. Sümer mitolojisinden aldığı bir kesiti kimi ekleme ve değişikliklere giderek genişletir, dönüştürür, kadın duyarlılığını ve üslubunu öne çıkaran tiyatro formunda bir eser ortaya koyar.
2000 yılında yayımlanan kitabı Gılgameş, Uruk Kralı Gılgameş’in serüvenlerini kapsayan bir öyküdür. Aslında bu öyküde olan konular, Gılgameş’in yaşadığı çağdan itibaren yüzyıllar boyunca ağızdan ağıza geçtikten sonra çivi yazısıyla destan halinde tabletlere yazılmıştır. Kazılardan çıkan bu tabletler hasar görmüş ve yer yer boşluklar bulunduğu için Muazzez İlmiye Çığ bu kitabını destansı bir öykü şeklinde yazar.
Muazzez İlmiye Çığ 2015 tarihli Sümerli Ludingirra kitabında, şair Ludingirra’nın ağzından, Sümer kültürünü anlatır. Anlatılanların tümü, çivi yazılı belgelerdeki bilgilerdir, eser bir kurgu değildir. Sümerli şairler, üçü dışında, imzalarını kullanmamışlar. İşte Ludingirra, adı bugüne ulaşan üç Sümer şairinden biri.
Muazzez İlmiye Çığ, 2004 tarihli Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği ve 2007 tarihli Vatandaşlık Tepkilerim isimli kitaplarında kadınlarda başörtüsünün köklerinin Akadlara dayandığını yazar. Bu kitapları, 2007 yılında kamuoyunda yankı uyandırır. Vatandaşlık Tepkilerim adlı kitabında halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçuyla yargılanır ve ilk celsede beraat eder.