Recep Reis, çocukluğundan ölümüne kadar İpsiz Recep diye anılırdı. 'İpsiz' lakabının nereden geldiğine dair iki farklı anlatım bulunmaktadır. Haziran 1953 tarihli Kuva-i Milliye Ruhu dergisinde yer alan “Milli Mücadelede Kocaeli” isimli makalede kendisinin milli mücadeleye katılmadan önce ipsiz sapsız (düzensiz ) bir yaşantısı olduğunu belirterek “Karasu’da bir İpsiz Recep ortaya çıkıyor, hayır mı şer mi, ne yaptığı bilinmiyor,” deniyor. Buradan anlaşıldığı gibi İpsiz Recep’i konu alan tarihi bazı belgelerde milli mücadeleye katılmadan önceki yaşantısı göz önüne alınarak kendisine 'İpsiz' lakabı takıldığı kastedilmektedir. Yazar Süleyman Kazmaz ise Recep Reis’e “İpsiz” lakabının takılmasını şöyle anlatmadır: “Erkek çocuklarının olmaması babasını üzmektedir. Recep Reis doğunca kendisinin üzerine titremiştir. Nazar olur endişesi ile çevresine karşı onu önemsemiyor görünmek için oğluna 'İpsiz' diye seslenirdi.” İpsiz Recep genç yaşında çalışmak için İstanbul’a gider. Yelkenli teknesiyle Boğaziçi’nde çalışmaya başlar. Yanında çalışanlara eziyet eden Rum ve Ermenileri zararsız hale getirir. Orada çalışmalar sırasında huzuru temin eder. İpsiz Recep, bu tür çıkışları, haksızlığa tahammül edemeyen karakteri nedeniyle çevresinde sayılır, sevilir, cesareti takdir edilerek 'İpsiz' lakabını alır. Kurtuluş Savaşı'nın başından sonuna kadar cepheden cepheye koşan bir yiğit... Millî Mücadele'de üstlendiği mühim rol ve hizmetlerle sadece müfrezesindeki Karadenizlilerin değil, tüm Kuvâ-yi Milliyecilerin "Emicesi"... İkinci İnönü Savaşı için Yunan tugayına saldırma emri alınca "Kolordudan emir aldım, yalnız da kalsam giderim..." diyen; savaş sonrası kendisine madalya verilmek istenince "Biz madalya almak için savaşmadık; topraklarımızı, vatanımızı kurtarmak için savaştık" diyerek almayan bir kahraman...
İpsiz Recep, Rusya'dan gelen Ermeni komitacıların Osmanlı topraklarında pek çok eylem yaptıkları bir dönemde Batum'dan takasına binen 17 Ermeni komitacıyı öldürmüş ve bunun üzerine yeniden Batum'a döndüğünde yakalanarak Sibirya'da 10 yıl hapis yatmıştır. 1917'de kaçıp vatanına geldiğinde bütün vatanın bir yangın yeri olduğunu görünce İstanbul'a gider, işgal altındaki İstanbul'da Rum ve Ermeni çetelerine karşı faaliyetlere başlar. İşgal kuvvetleri tarafından arananlar listesine girince Anadolu'ya geçerek Karadeniz sahilinde Kefken Adası'nı üst edinir. Hem karadan hem de denizden Anadolu'ya insan ve silah kaçırma yolunu açık tutmaya çalışır. Savaş sonunda ise "vazifesini yapmış bir insanın" huzuruyla, silahını duvara asarak köşesine çekilir.
Kuva-yi Milliye'nin Rizeli Emicesi - İpsiz Recep