Sarıklı cüppeli müritleriyle Manisa'dan Menemen'e gelmişlerdi.
Camide sabah namazı kılan ahaliyi "din elden gidiyor, imanımızı kurtarmaya geldik, ne duruyorsunuz" diye kışkırttılar.
Minareye çıkıp havaya ateş açtılar, galeyana getirdiler, cahili cühelayı peşlerine takıp, yeşil bayrakla hükümet konağına yürüdüler.
Kendilerine katılmayanlara tehditler savuruyorlardı, yeşil bayrak altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylüyorlardı.
Hükümet meydanında zikir çektiler. Karşılarına dikilen Kubilay'ı tabancayla yaraladılar. Cami avlusunda yere yatırdılar, testere ağızlı bağ bıçağıyla kafasını kestiler. Saçlarından tutarak taşa vurdular.
Sırığın ucuna takıp dolaştırdılar, "cumhuriyet bitmiştir, işte kafirlerin sonu" diye haykırdılar, sevinç çığlıkları attılar.
*
Sonra?
*
Kubilay'ın anacığı Zeynep hanım, Karşıyaka Alaybey'de tek katlı, metruk bir evde yapayalnız yaşıyordu. Oğlunun katledilmesinden bir ay sonra ölü bulundu. Yüreği dayanamamış, kahrından gitmişti.
*
Servet-i Fünun dergisinde şu hazin tasvirle, şu hazin haber yayınlandı: "Bir viranhane, evden ziyade kulübe’¦ Yüksek eşiğine kırık bir sandıkla çıkılan eve heyecanla girdim. Arkadaki odada, başı ve omuzlarını kaplayan patiska örtülü 55 yaşlarında bir kadın, sac mangalın yanında matem ve ıstırap külçesi halinde düşer gibi oturuyordu."
*
Sonra?
*
Kubilay evliydi.
Fatma Vedide hanım da öğretmendi.
Gönen'in Tuzaklı Köyü'nde görevliydi.
Balıkesir'deki öğretmenler feci hadise duyulur duyulmaz Kubilay için tören düzenledi, Fatma Vedide hanım hıçkıra hıçkıra konuşma yaptı:
"Kubilay gitti, kalbim sızlıyor, fakat icabında her muaallim gibi ben de yavrum da kutsi inkılap uğrunda ölmeye hazırız!"
*
Evet’¦
Yavru'ları vardı.
Vedat.
Henüz 18 aylıktı.
Annesinin o gün neden çığlık çığlığa ağladığını, neden dövündüğünü, neden kendisine her zamankinden daha sıkı sarıldığını anlayamamıştı.
*
İlkokulu Bandırma'da bitirdi. Baba yok, dede yok, annesinin tek öğretmen maaşı, ev kira, geçim derdi, eğitimine devam edemedi, hayata atılmak zorunda kaldı, çırak olarak işe girdi.
Aile direğinin yıkılması, Vedat'ın geleceğini de darmadağın etmişti, onu çok güzel bir ömür beklerken, çocuk yaşta aniden hayat mücadelesiyle başbaşa kalmıştı.
Askerlikten sonra Almanya'ya gitti, meslek yok, orada burada en ağır işlerde iki sene uğraştı didindi, olmadı, yurda döndü.
Nazilli'ye yerleşti, belediyede işe girdi, zabıta memuru oldu. Evlendi, çocukları oldu, emekli oldu.
2002'de tedavi için İzmir'e hastaneye geldi, 73 yaşında rahmetli oldu. Sayın basınımız lütfedip haber bile yapmadı, Nazilli'de sessiz sedasız toprağa verildi.
*
Kubilay'ı asla unutmayalım.
Ama’¦
Kubilayların çocuklarını da unutmayalım.
*
Kubilay'dan bu yana Atatürk Cumhuriyeti'ni ayakta tutabilmek için canını veren binlerce şehidimiz var.
Çocuklarının hali nedir diye soran var mı?
*
Törenlerde üzülüyormuş gibi yapıp, medyaya poz vermekle olmuyor.
*
Devrim dediğin, şehitlerle ayakta tutulmuyor.
Emanetlere sahip çıkarsak, yüceliyor.