Anadolu’nun geleneksel konuk severliği üzerinde duralım isterseniz. Bu konuk severliğin tarihin derinlerine ince Türklerin kendi ülkelerine ve şiirlerine, köylerine, kasabalarına gelen yabancılara , gariplere kimsesizlere, yolculara kaşı insanca dostca davranışları , kısacası konuk severlikleri çok eskidir bu gün de Anadolu’nun birçok köy ve kasabasında , köyün bu oralarda ağırlanır yedirilir içirilir. Karşılığında hiçbir şey bilmez. Bu odaların giderleri sıra ile ya o köyde oturan varlıklı aileler tarafından yada köy sandığından karşılanır Asıl olan konuğu hoşnut etmektır. Bunun için yapılması gereken ne varsa yapılır, ayrılırken gideceği yere kadar konugun azığı düzülür.
Anadoludaki konuk severlik geleneksel ve gorenegin temelinde eski ahi gelekleri yatmaktadır. Anadolu Selçukluları Devri nden Osmalıların son yıllarına kadar 1 esnaf ve sanatkar örgütü olarak bilinen Ahiliğin her köyde, her kasabada ve şehirde ocakları odaları tekleri vardır. Ahiler ,gelen konukları geleneksel kurallarına göre ağırlar bunu bir toplum görevi sayarlardı. Bir şehirde birkaç Ahi ocağı bulunur,bunlar şehirlerinde gelen konukları ağırlamak için birbiriyle yarış ederlerdi.
On dördüncü yüzyılın başlarında Anadolu da bir gezi yapan tanınmış Arap seyyahı İbni Batuta, Anadolu yu karış karış gezerken hep bu Ahi tekkelerinde konaklamış, Tüklerin gösterdikleri konukseveliği seyahatdamesi ned anlaata anlata bitirememiştir. Nde anlata anlata bitirememiştir. İbni Batuta Anadolu için şöyle der Tanrı güzelliklerini öteki ülkelere ayrı ayrı dağıtırken burada hepsini bir araya getirmiştir. Burada dünyanın en güzel insanları en temiz giyimli halkı yaşar en nefis yemekler pişirilir.Tanrının yaratıkları içinde en şefkatli en konuk sever halk Anadolu dandır 650 yıl önce bunları söyleyen Seyyah İbni Batuta bir Anadolu yolculuğunda Denizliye uğrar. Bundan sonrası İbni Batuta ‘dan dinleyelim. İkramda bulunarak,insan sevgisinin başına gelir.Anadolu yemeyi konuğuna yedirmekten,konuğunu memnun etmekten zevk alır.Bir görevi yapmış olmanın rahatlığının duyar.
Şekerin hemen hiç bulunamadığı yıllarda bir öğretmen bir köye konuk olur.Akşam yemekten sonra evde bir telaştır başlar. Ev sahibi sandığı anahtarını bir türlü bulamamıştır. Evin her köşesi aranır taranır, anahtar yok.Sonunda sandığı kırmaya karar verirler. Sandık kırılır ,öğretmen için farkına o zaman varır.Ev sahibi kırdığı sandıktan küçük 1 çıkın çıkarır,sandığın içerisinde üç şeker vardır.Evet konuğuna şekerli bir kahve ikram etmek için sandığı üç şeker Anadolu’nun konukseverliği üzerinde söylenecek son söz anlatılacak çok hikaye vardır.